English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Idioms | ||||
Idioms | pillar of (something) n. | (bir şeyin) direği | ||
Safety, quality and efficacy are the three essential pillars of the European medicinal products market. Güvenlik, kalite ve etkinlik Avrupa tıbbi ürünler pazarının üç temel direğidir. More Sentences |
||||
Idioms | pillar of (something) n. | (bir şeyin) dayanağı | ||
A fundamental pillar of this community of values is the Charter of Fundamental Rights of the European Union. Bu değerler topluluğunun temel dayanaklarından biri de Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı'dır. More Sentences |
||||
Idioms | pillar of (something) n. | destekçi | ||
Sami is a pillar of his church in Toronto. Sami, Toronto'daki kilisesinin önemli bir destekçisidir. More Sentences |
||||
Idioms | pillar of (something) n. | (bir şeyin) ana direği | ||
Idioms | pillar of (something) n. | (bir şeyin) önemli bir üyesi | ||
Idioms | pillar of (something) n. | (bir şey) abidesi | ||
Idioms | pillar of (something) n. | (bir şey) timsali | ||
Idioms | pillar of (something) n. | en büyük (bir şey) |